Çocukluğumun büyük kardeşi olmak istiyorum. Yanında durup başını okşamak, geçmeyecek küçüğüm hiçbir acı geçmeyecek diye fısıldamak… Sadece alışacaksın, önce kendin dışında her şey olmayı öğreneceksin.
Beni bulmak içinse çok çaba harcamalısın. Bulur musun bilmem ama bu çaba için yaşamaya değer! Sana güzel şeyler yaşayacaksın diyeceğim, elbette, ama en çok acıları hatırlayacaksın. Sevinçlerin yüzünde söndüğü her yerde bir çizik olmayacak, zaman yanığı çizgileri taşıyacak yüzün ve buna da büyümek diyeceksin.
En çok resimler seni şaşırtacak, bu ben miyim diyeceksin. Aynada değişen yüzüne inanılmaz bir hızla alışacaksın. Bu ben miyim diye aynalara değil resimlere soracaksın. Alışmayı seveceksin küçüğüm, onsuz yaşayamazsın çünkü…
Geçip giden hayatı senin bileceksin ve değişim elimde diyeceksin. Her gün yeni bir hayalle konuşacaksın kendinle. Sürekli değişen planlarla… Saatin alarmını ertelemek gibi düşüneceksin yapamadıklarını. Beş dakika daha… Olmayan zamanını harcayıp oyuncak alacaksın, sağlığını harcayıp para alacaksın, yüreğini harcayıp sevdiğini sanacaksın. Hayal kırıklığını tamir edecek bir merci bulamadığında, kırıkların kestiği kanayan her yerine ‘zaman’ basmayı öğreneceksin.
Hayır demeyi değil de ‘hayırlısı’ demeyi öğreneceksin. Sonra seveceksin bulduğunu sandığın kendini… “Kendine iyi bak” dediklerinde, daha bir sıkı sarılacaksın ona.
‘Yaşam’ ile değişen şartlara uyum sağlasan da kendine yabancı bir ‘ben’ bulacaksın aynada. Baktığında yalan söylemeyi ‘beyaz’ sayacak ve bu rengi de kutsal bileceksin. Doğarken kanınla kirlettiğin beyaz bezleri saklamıyorlar, ölürken daha taze beyaz bezlere sarıyorlar; kendine iyi baktığını düşüneceksin ya hani…
Seveceksin elbet ve sevileceksin küçüğüm. Bir tek bundan pişman olmayacaksın; sevginin bir alma işi değil de verme işi olduğunu bildiğinde…
Küçüğüm; gülümsemeni kaybetme, bazen tek sermayen o olacak. Sevinmek için ve bazen de boş vermek için… Eğilip büküleceksin, patronun önünde, kutsal bildiğinin önünde (ve içine içine yağacak okların diğerine batırmak yerine.)
Yine de ben ne dersem diyeyim bir kulağından girip öbüründen çıkacak. Deneme yanılma yolu dışında asla öğrenemeyeceksin! Sobanın yaktığını, elin yanınca anlayacaksın. Yine de güzeli emin ol yaşamak. Koklamak en sevdiğini mesela, bile bile kandırılmak mesela, gülüp geçmek mesela ve şunu diyebilmek:
“Size inat varım ve ben benim”
Kendine iyi bak küçüğüm, kendin olana kadar.
Görsel ve Anlatı:
Ömer AYDEMİR