03.03.2022
Soru: Bugün içinden geçtiğimiz dönemde tekrar gündeme gelen ve aslında dünyanın bir yerinde gündemden hiç çıkmayan bir kavramı konuşacağız. “Barış nedir, sizin için barış nedir?”
Tunç: Olumlu bir kavram olmakla beraber bir savaş olmadan da karşıtı olmuyor. Tarafların kavga etmeyeceklerine dair anlaşmadır. İnsanın kendiyle barışık olması, çelişkiye düşmemesi de aklıma geliyor. Bir de neden olduğunu bilmediğim bir şekilde barış ismi sadece oğlan çocuklarına veriliyor.
Enes: Barış, bir anlayıştır. İç barış olabileceği gibi iki ülkenin de barışı olabilir. Barışın gelmesi için tolerasyonun ve anlayışın doğması lazım. Sağ ya da sol görüş barışın temsilcisidir diyemeyiz. İnsanın iç hesaplaşmasıyla ilgili olduğunu söyleyebilirim.
Barış: Bu dünyadan bir gezegen kadar uzak bir kavram. İçimizde yaşattığımız umuttur, gözyaşıdır. Beklemek, özlemle beklemektir diye düşünüyorum.
Mehmet: “Yurtta sulh, cihanda sulh” için savaş yaptık. Âdem’in çocukları asude bir ülkede yaşarken bunu sürdüremediler. İnsanın yapısı gereği topraktan bir yapıya sahibiz ve negatifi çekiyoruz. Gücün sahibi olmak isteyenler arasında münakaşa çıkıyor. Temiz sayfa açmak gerekiyor.
Cemil: Karşılıklı çıkar durumlarının devam etmesi ya da birbirlerinin çıkarlarına dokunmama hali olarak tanımlanabilir, kalıcı değildir. Geçicidir. Mış gibi yapılan bir durumdur.
Cemil: Karşılıklı çıkar durumlarının devam etmesi ya da birbirlerinin çıkarlarına dokunmama hali olarak tanımlanabilir, kalıcı değildir. Geçicidir. Mış gibi yapılan bir durumdur.
Kiper: Karşılıklı kazanmada huşu durumu var mı? Duygusal bir bağlamı olabileceğini düşünüyorum. Sevdaya tutulma hali gibi.
Cemil: Bize özgürlük üzerinden barış vaat ederler Platon, özgürlüğü, barış ortamına boyun eğerek elde ediyoruz, der. Kudrete boyun eğme, devletin buyruklarına boyun eğme, felsefi-teolojik açıdan oluyor. Özgürlük ortamına adım atabilmek için.
Kiper: iktidarsız barış mümkün değil mi?
Uhri: Bir arada yaşamanın getirdiği kültürdür. İnsanın saldırganlık ve cinsellik gibi temel dürtüleri var. Saldırganlık, doğaya eksik gelme, doğayı kendine düşman bilme halinden kaynaklanıyor. Nasıl topluluk kuracağız? İçimizdeki saldırganlığı dizginleyebilmemiz için toplumsal kurallarla, otoriteye ihtiyaç var. Kontrol altında tutarsak toplumu tesis ediyoruz.
Aynı şey cinsellik üzerinde dinlerin gerçekleştirmesi de şaşırtıcı değil. Bu enerji dinlerce baskılandığı için libidonal enerjinin medeniyet kurmaya yöneldiğinden bahseder Freud. İçimizde barış diye bir dürtü yok. İnsan hayvanlarla, tanrılar arasında dengesiz bir şekilde yürümeye çalışan dengesiz bir yarı insan yarı tanrı. İnsanın icat ettiği bir kavramdır, doğada da yoktur.
Hasan: Kavramın bizi çekiştiren temel köşeleri var. İktidarın kökü/kaynağı “güç” toplumsal/kuramsal olabildiği gibi küçük gruplarda da olabilir. Barış biraz ütopya, dünyanın belli bölgelerinde savaşsız dönem yok. İcat ettiğimiz şeyi; kendi yaşam var olma alanımızın korunabilmesi ya da sağlıklı yaşayabilmesi, zorlamaların olmama hali olarak gerçekleştiremiyoruz. İnsanın kendisiyle ilgili çok ciddi sıkıntıları var bu nedenle barış çok mümkün görünmüyor.

Allegory of Justice and Peace – Corrado Giaquinto
Kiper: İnsan, tek başına adaya düşünce hayatta kalmak için mücadele ediyor bunu yaşam savaşı olarak ifade ediyor. Savaşı normalimiz olarak tanımladığımız bir dünyada barış fazla abartılmış, uydurulmuş bir değer değil mi?
Barış Nedir?
Cemil: Retorik olarak yadsıyamayacağımız bir kavramdan bahsediyoruz. Kimse kendini barış karşıtıyım diyerek bir zümreye dâhil edemez. Özgürlük denilen şey, kudretlinin güçsüze vaat ettiği bir şeydir. “Hakikatten” “Aristo’dan” bahsederiz. Toplumsal barış, bireyin kendisiyle barışması ile mümkündür ve bu hesaplaşma, helalleşme ile başlar. İş vakaya geldiğinde, reddedilenin gerçeğinden söz edemeyiz diye düşünüyorum.
Mehmet: Kavramsal olarak bize yediriliyor. Atalarımız da önce barış demiş ama sonrası farklı değil. Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Düzenin dışına çıkan Şeyh Galip gibileri hep barışı bozan kabul etmişler.

Uhri: Çocukların2-5 yaş arası döneminde oyun oynarken duygudaşlık var. Sonra akıl devreye girer, huzurevine kadar da çıkmaz. Erkin olmadığı yerde çocuklar barış iklimi oluşturuyorlar. Barış, akıl ile açıklanınca işler karışıyor. Çocuklar diğerlerini, karşısındaki düşman görmüyor. Aslında erkin olmadığı bir dünya ütopyayı temsil ediyor.
Kiper: Eğitim/öğretim ile barışı tesis etmek mümkün mü?
Cemil: Platon ideal devlet yapısında insanlara müdahale etmeyen Kral filozof, ordu ve halk var. Kişinin yerini bilmesi, zümreler arası geçişin olmamasıyla barışın tesis edileceği düşünülmüş. İbni-i Rüştü’nün Eğitim bahsi muazzamdır. Halk devletin malı olduğu için eğitim devletin işidir. Devlete yararlı birey sorgulamadan boyun eğmekle başlar. Sorgulama yoksa, barış ortamı sağlanır. Farabi; otoriteyi kutsar, söylemlerinle destekle mümkün. Araçların amacı mutluluksa, barış araç oluyor. Sorgulama başladığı an, özgürlüğe marjinalleştiğimiz an bundan uzaklaşıyoruz.
Yiğit: Savaşın karşıtıdır, Savaş olmadan barış olmayacağına göre temel kök sebebini bulmak için, yöntemsel olarak mühendislikte “neden” 5 kere sorarız. Neden savaş? Sahip olmayla alakalı cevaplar alıyoruz. Neden barış? Yaşamla ilgili cevaplar alıyoruz. Gerekçen böylece oluşuyor. Zıtlıklar böyledir. Birbiriyle dengede gidiyorlar. Dünya kuruldu kurulalı sadece 18 sene savaşsız geçmiş.
Kiper: İnsanlar ölmesin cümlesi ile barış savunuculuğu yapmak bana yavan geliyor. Bu yüzden savaş olmasın demek sizce mantıklı mı?
Hasan: Barış kavramının içinde savaş fiilinden etkilenen şeyler çıkıyor. Varoluşsal kendi alanıyla ilgili gasp edilmediği, var olabileceği şey olabilir. Türkiye’de sosyolojik tabakalar arası çok çalkantılı geçiyor. Bu barışı engelleyen bir şey mi?
Enes: Barışın karşıtı bence anlaşmaya üşenmek ve bencillik… Bireyin hedefi var, gerçekleşmeyince sinirleniyor. Düzenli ve sonsuz barış durumu olmayacağının farkındayım.
Kiper: İnsanın savaş için icat ettiği aletler, gereçler vs. var. İnsanın barış için icat ettiği ne var?
Enes: Kurban Bayramı olabilir. Temel amacı insanın içindeki hayvani güdünün tatmin edilmesi olarak düşünebiliriz. Barış için böyle bir şey uydurulmuş olabilir.

Yıldır: Savaş kaçınılmazdır. Savaş her şeyin babasıdır. (Heraklitos) Savaş kaçınılmaz hale geliyor. Soruna karşılıklı geliyor. Savaşmam gerekiyor. (Nefse karşı savaş) Kendimle barışabilmemin, vuku bulması için önce savaşmam gerekiyor.
Kiper: Savaşın olduğunu kabul etmeden barışı tesis etmek mümkün mü?
Uhri: Pasivizm olarak dışarda savaş varken bazı insanlar pasif duruma geçip erki reddederse olabilir. İnsanın olgunlaşmasıyla ilgili. Olgunlaşmamış insan kendini gösterişli bir şekilde feda edebilir. Olgun insan, gösterişsiz bir şekilde (pasif davranışlar) inandığı dava uğruna, hayatını sürdürebilir.

Kiper: Bu ülkede erkekler cinayet işlemeye devam ederken bunun adını doğru düzgün koymadığın sürece barıştan bahsetmek mümkün mü?
Hasan: İnsanlığın barış için icat ettiği tek şey “barış sembolü” Aynı toplum içinde cinsiyetçi olan dayatma, cana kastetme, bunu normal kabul etmeyle barış tesis edilemez.
Kiper: Erk çoğunlukla ilgiliyse, çok da kolay olmuyor. İktidar ile yakınlığımızla ve konfor alanımızla haşır neşir olmadığı sürece barışla ilgilenmiyoruz. Tarafgir bakış açımız var.
Uhri: Savaşı normalleştiriyoruz. Tolstoy “Savaş ve Barış” kitabında, insan evrende gördüğün en ilginç aşağılık canlıya dönüşebilir yeter ki kaybedebileceği bir şeye inandır, diyor. Savaşı normalleştiriyor.
Barış Nedir?
Kiper: Yapay zekâ, sanal âlemde fikirsel barışı tesis etmeyi başarabilecek mi?
Mehmet: İş bölümünün getirdiği mukavemet, güç ferdi bozar. Sınır nedir irdelemek lazım. Jung’un başkalarında bizi rahatsız eden şeyi bizi kendimizi anlamaya götürür.
Uhri: Satrançla bunu başarabiliriz. Yapay zekâyla da bunu monte edebiliriz.
Yiğit: Yapay zekâyı “erk” olarak seçiyorsunuz…
Yıldır: Haklı savaşlar ve haksız savaşlar var bu yüzden bir bağlam sorunu var. Haklı savaş, barışı sağlamak için savaşmak gerekiyor. Gandhi: Savaşmadan, savaştı, barışı sağladı. Haklı bir savaştı. Haksız savaşlardan önce kaçınmak ve barışmak gerekiyor. Bu savaş barışı getirmeyecek. Kaygı ne? Nerede bakıyorsunuz?


