04.07.2021
Soru: İlkyazın ayak seslerini yavaş yavaş duyuyoruz. Henüz hava sıcaklarında önemli bir değişiklik yok ama ekinoksa doğru hızlı ilerliyoruz. Aramızda kendini “yazcı- yaz insanı” ya da “kışçı- kış insanı” olarak tanımlayanlardan hareketle bu akşam “Taraf Olmak” kavramını irdeleyeceğiz. “Taraf olmak nedir, sizin için taraf olmak nedir?”
Fatih T.: En bilinen kullanımını ben baştan taca çıkarayım. “Taraf olmayan bertaraf olur.” Taraf olmak bence objektif olmaya yakın bir kavram. Yandaş olmak, inançla beraber gelen bir biat kültürüyken taraf olmayı bilgiyle beraber seçiyoruz.
Uhri: Yandaş ya da taraftar algısında kutuplaşma var. Cemiyet ve Cemaat ayrımına değinmemiz gerekiyor. İnsan toplulukları kural koyup bireylerin biat ettirmesi sağlanıyorsa cemaat oluşturmuş oluyor. Yine İnsan toplulukları bireyleri özgür bırakırsa cemiyet oluşturmuş oluyor. Cemaat, bireyin birey olması fikrine yakın değil; yandaş fikrine yakın. Cemiyet, demokratik yapıya tefekkürüyle gelişen bir tarafta duruyor.

Sema: Taraf olmak ile yandaşlık bence iç içeler. Taraf olmanın, nesnel bakış açısı değil, bütünüyle öznel bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Duygudaş olduğunuzda tarafgirlik paralel seyrediyor. Karşıtını dışladığında kendiliğinden gerçekleşiyor.
Tamer: Ben yine başka bir açıdan bakmamızda fayda olduğunu düşünüyorum. Taraf olmanın faydası nedir? Koşulları nelerdir? Taraf olunan şey, bireysel mi, toplumsal mı yoksa evrensel mi olmalı? Kişiliğimiz oluşurken “kim” sorusu “nasıl” sorusuna göre daha baskındır. Bunun temel nedenlerinden biri insanın çıkarcı ve güdüsel oluşudur. Çıkarımız değiştiği an tarafımızı değiştirmemiz de bu yüzdendir. Pekiyi, taraf olunan şeyi aşabilir miyiz? Yoksa taraf olmak bir son mu?
Ya da yine taraf oluğumuz anda başka bir başlangıca mı yönelmiş oluyoruz? Eğer taraf olduğumuz şeyi sorgulamıyorsak milattan önce 10.000 yılına tarihlenen düşünce biçiminden ne farkımız kalıyor? Düşünce yapımız taraf olmaktan önce kurumculuğa yani sistemli, kurallı olan bir yapıya daha sonra da çağdaş felsefe ile eşitliğe dönüşmüş gibi duruyor. Bu nedenle taraf olmak sosyolojik olarak rasyonel değil. Taraf olmak insanda durağanlık ya da düşmanlık yaratır. Bence bir sonuçtur. Kendi aklını başkasına ipotek etme işidir. Eğer ille de bir şeyin tarafı olunacaksa değişimin tarafı olmak makul olabilir.
Ahmet Okkol: Bir fikir ya da olguyu merkeze koyup aidiyet hissetmek, o fikir ya da duygunun etrafına toplanmak olarak tanımlayabilirim. Tarafsızlık bana aidiyetsizlik gibi geliyor.
Fatih T.: Taraf olmak, bir şekliyle yapılan işi desteklemek demektir. Bir çeşit onaylama mekanizması olarak da düşünülebilir.
Seda: Taraf olmak bir eylem gerektiriyor mu? Mesela bir takımın taraftarı olduğunuzda maçına gitmeniz, ekranda karşılaşmasını izlemeniz gerekiyor mu?
Hasan: Sözlü destek, orada olmak, fikir beyan etmek yani eylemsellik gerekiyor gibi görünüyor.
Seda: Yine de bazı durumlarda ben de eyleme geçirebildiğini düşünüyorum. Örneğin bir hukuk davasının tarafı olduğunuzda kamuoyunu harekete geçirmeye çalışıyorsunuz.
Tamer: Başkasının düşüncesine neden taraf olayım? Kişiye taraf olmak ve kavrama taraf olmak farklı. Özgürlük eşitlik adalet gibi kavramlara taraf olunabilir, kişiye taraf olmak bana yine aklını başkasına ipotek etmek gibi geliyor.
Fatih T.: Vicdan kimi durumlarda taraf seçiyor…
Ahmet: Mahatma Gandhi örnek olabilir mi? Pasif direniş yaparak diğerlerinin fikirlerini değiştirebilirsiniz. Askerlerin taraflarını değiştirebilirsiniz.

Two Sided Tree – Ekaterina Creed
Sema: İdeolojik bakımdan taraf olan kişiye evrenseli gösterdiğinizde tarafını akli olarak değiştirebilirsiniz. Yine faydanın bu denklemde akıldan daha tesirli olduğunu düşünüyorum.
Tamer:–izm’ler yerinde saymaktır. Kavramların üstünden, başka bir boyutuna bakarak ancak ilerleyebilir insan. İnsani değerlerimiz var. Doğada yaşam güç üstüne inşa edilmiş olsa da insan kendi yaşamında değerler ve sistemler üzerine hayatını inşa ediyor.
Kiper: Hukukta da bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Müdahil olmak olarak duyuyoruz genel olarak. Toplumsal davalarda normalde tarafsız olmasını beklediğimiz mahkeme heyetine tarafımızı ve gücümüzü göstererek aslında tarafsızlıklarını bozmasını talep etmiyor muyuz?
Hasan: Yandaşlığı ve tarafgirliği ayırmak için şöyle ifade edebilir miyiz? Yandaş olmak olay, olgu ve kavramlardaki karşıtlıkla ilgili inanç boyutu kuvvetli bir durumken taraf olmak bilgi, deneyim ve akıl zemininde değişiklik olursa değişebilen bir durum gibi. Müdahil olmaksa biraz daha farklı. Davalısı ya da davacısı olmadığımız bir yargı sürecinin inanç ya da vicdan boyutu düşüncesi ile taraf gibi olmak. Mahkeme heyeti ise bunun dışında. Onlar daha çok terazinin oku gibi.
Yıldır: Taraf olmak, bence kaçınılmaz bir şekilde insanın yazgısı çünkü ortada hakikat yok. Hakikatin ayan beyan bir şekilde ortada olmaması insana açmazları getiriyor. Teorik akıl; ideolojik düzlemde taraf olmalıyız derken pratik akıl; değerler alanında evrensel bir alan bulabilir miyiz sorusuyla boğuşuyor. Yine de yandaş olmamak gerekiyor.
Taraf Olmak Nedir?
Ahmet Okkol: Pekiyi, günlük hayatta çıkarlarımız için taraf olabilir miyiz hatta olmuyor muyuz?
Muhabbet: Abroham Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisini hatırlayalım. Kendini gerçekleştirebilme en temel ihtiyaç, bu ihtiyaç için seçimler yapıyoruz. Çıkarlarımıza göre davrandığımız da oluyor. Kimi zaman bu nedenle çeşitli grupları dışlayabiliyoruz. Bir grubu reddetmek de görmezden gelmek de taraf olmaktır.

Yıldır: Yine de bu durum adaletin tesisi ile ilgi. Farabi’nin Faziletli Şehrini de hatırlamamız gerekiyor.
Tamer: Rousseau’nun toplumsal sözleşmesine bakalım. Başkasının hakkına saygı duymak bu sözleşmede önemli bir yer kaplıyor. Hukuk sistemini üreten akıl. Hukuk taraf değildir ve taraftarlıkla icra edilmez. Hukuk insan aklının tarafsız olmaya yönelik bir çıktısıdır.
Kiper: Türkiye’de bazı süpermarketlerde otomatik kasalar vardı. Kasiyerin alışverişi yapan kişi olduğu, etiketleri kendisinin okuttuğu tip kasalardan bahsediyorum. İnsanlar bu kasaları hızlı, pratik olmasına rağmen kullanmak istemedi. Bunun nedeni de herhangi bir hata yapabilme ihtimallerinin onları korkutmasıymış. Kasaları bir süre sonra marketlerden kaldırma eğilimi baş gösterdi. Bu acaba gerçekten böyle mi? Müşterilerin beyan ettikleri gibi mi yoksa farklı mı?
Tamer: İnsanın kontrol, otorite ve onaylanma bağımlılığı var. Kendimizi, kendimizle rasyonelleştiremiyoruz.
Uhri: Mahkeme metaforu bizleri yatay bir düzlemde düşündürüyor. Taraf olmak, kolektif bir düşünce ve değerler kavramlar üzerine ilerler. Kendi hukukumuzu belirleriz. Köleliği ele alalım. Geçtiğimiz yüz yılın başına kadar kölelik ‘normal’ ve ‘sıradan’ bir düzendi. Kölelik karşıtları durumun tarafı olduğunu beyan ettikleri ve taraf olmaya devam ettikleri için ‘normal’ ve ‘sıradan’ olan düzen biçim değiştirdi.

Günümüzde aynı şeyi ‘Toplumsal cinsiyet kimlikleri’ tartışmaları üzerinden söylemek de mümkün. Zaman içinde bu tartışmanın tarafları ve toplumun kendisi de değişecek. Birey bazında bakarsak az önce verdiğim örneklerin tam tersi örnekleri bulmak kolay. İki insan arasında tutum, tavır, davranış da zamana bağlı olarak değişebiliyor. Mahkemede hukuken üstünlük (Kavramlar & değerler hiyerarşisi) devreye girer ve konuyu çözer. Taraf olmanın mahkemeler kadar hızlı ilemediğini, değişmediğini görmemiz gerekiyor.
Yıldır: İyi insanların militan olması gerekiyor. Dilipak, o mahallenin üst değerlerine tırmanmak gerektiğini bize hatırlatıyor. İyilerin, kötüler karşısında pısırık olması dengenin kurulmasını zorlaştırıyor.
Hasan: Taraflar karşısında üçüncü kuruma neden ihtiyaç var? İnsanlık, ütopyaya gitmek istiyor gerçekliğe varamıyor. Mahkemeler yani yargı kurumu insanlığı gerçekliğe taşımaya çalışıyor.
Tamer: Taraf olabilmek için evrensel değeri sorgulayan bir insan olmak lazım. Bilim için de günlük dil için de aynı şey geçerli. Taraf olmak kavramı erdemli mutlu insan oluşturmaya çalışıyor. İnsanlık: aydınlar, bilim insanları, filozoflar yetiştiriyor. Pekiyi insanlık bunları yetiştirirken neye taraf oluyor? Tarafsız mı kalıyor?
Sema: İdeolojilerden uzaklaşmadan evrensele ulaşılamayacağız. Günümüzde, hapis hâlâ bireyin aklının çalışma biçimini değiştirmek için kullanılıyor. Hâlâ bireyi bir yere kapatmanın işe yarayan bir ceza olduğunu diye düşünürüz. Hangi akılla hareket ettiğimize bakmak lazım.
Ahmet H. Ak: Taraf olmak bence, önyargı barındırdığı için olumsuz bir edim. Tarafsızlık ideal gibi geliyor kulağa. Hakikate, doğrudan taraf olmak mümkün olmadığından durum militanca oluyor. Tarafgirlik de nesnellik ortaya çıkınca anlamsızlaşıyor. An doğru tarafın yanında yer aldığınızı düşünseniz bile uzun vadede tarafı olduğunuz şey totaliterleşebiliyor.
Ahmet Okkol: Umursamamak için de tarafsızlığı kullanmıyor muyuz? Genel olarak aidiyet hissiyle gelişiyoruz. Hatta bu gelişimin devamlılığı için çıkarlar oluşturuyoruz. Kimi zaman da ait olma ihtiyacımızı, çıkarcılığımızı rasyonel kılmak için araç olarak kullanıyoruz. Böylece taraf olmak bizim için kabul edilebilir oluyor.
Taraf Olmak Nedir?
Uhri: Taraf olmanın kimi durumlarla dinamik bir süreç olduğunu unutmamak gerekir. Vicdani retçilerin süreçleri o kadar da kolaycılıkla akmıyor.
Ahmet H. Ak: Taraf olmak zorunlu, aşina olduğumuz bir dünya tesis ediyoruz. Alegoride olduğu gibi aidiyet zincirlerimizin aldığımız eğitimin bize öğrettiği objektivite ile kırıldığını düşünüyoruz. Zincirlerin kırılmadığının farkında olanlar bile en azından zincirlerin gevşediğine inanıyor. Geleneğin dilinin taraf olmak yerine diyalog olacağını düşünüyorum. Diyaloğun devamlılığı, farklılıkların bir arada olmasıyla mümkün. Evrensellikte ancak bu şekilde buluşabiliriz. Diyalog soyut bir alan değil ama tahakküm barındırabilen bir alan. Bunları sistematik olarak çözebilmemiz için eğitim gerekiyor. Kendini geliştirmiş zihinlere ihtiyacımız var. Temel zeminde, başladığımız hikayelerde hepimiz bildiğimizi okuyoruz. Farklı anlayışlar ancak birlikte neşet edilebilirse ilerleyebiliriz.
Geri bildirim: Oturum #40: Heyecan NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #43: Eski NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #30: Masumiyet NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #143: Aile NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #29: Dost Nedir? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #31: İtiraz NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #38: Kahraman NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: Oturum #162: Delilik NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: 034. Oturum: Çıkar NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: 059. Oturum: Sadakat NEDİR? - Yamuk Duruş
Geri bildirim: 050. Oturum: Oyun NEDİR? - Yamuk Duruş