092. Oturum: Adamlık Nedir?

Sacrifice of Isaac-Caravaggio üstünden adamlık kavramını konuştuk

08.03.2022

Soru: Günlük hayatta sıklıkla bir tanımlama aracı olarak kullandığımız bir kavramı konuşacağız. “Adamlık nedir, sizin için adamlık nedir?”

İhsan: Bence adamlık, sözüne sahip, eline diline beline sahip olmaktır. Mert, dostuyla arkadaşıyla birlikte yürüyen, dostluğunu, arkadaşlığını kanıtlayan insan sıfatı taşıyor. İyi bir insanlık gösterdikleri için adam gibi adam diyoruz.

Kerime: Bence, adamlık değil “insanlık” konuşmamız gerekiyor. İnsan olabilmek için çalışmak, etik değerlere saygılı, dürüst hakkaniyetli, insani değerleri yükselten bireyler olmalıyız.

Adamlık Nedir?
Probe Masculinity Glen Pudvine

Özlem: Cinsiyet meselesi olduğunu düşünmüyorum. Kişilerin şahsiyetleriyle ilgili bir kıstas, bir ölçü gibi görüyorum. Adamlık kavramında bir algı bütünlüğü var. Adamlıkla adam arasında da farklılıklar var. “Adam sen de”, kalıbıyla kullanıldığında küçümseme içerirken adam gibi adam, dediğimizde bir yüceltme içeriyor.

Hakan: Beklentiye girmeden iyilik yapan insandır. Adamlık biraz iyilik yap denize at, arkana bakma tavrına gönderme yapıyor. Adam denince algıda erkek var. Adam olmak deyimini de genelde erkekler için kullanıyoruz.

Ayda: Bence hem dişiliği hem erilliği barındırıyor. Adam, insan evladı demek. Bu kavram ayrıca mertliği de iyiliği de kapsıyor.

Kiper: Türkçe kendi özelliği gereği cinsiyetsiz bir dildir. Kelime tanımı gereği insan olana bir gönderme yapıyor. Acaba zamana bağlı olarak kelimenin algısı değişmiş olabilir mi?

Mehmet: İstiklal Caddesi kapalıysa Cihangir’de yürümek adamlıktır. Âdem, yokluk demektir. Aynı zamanda derimiz anlamına da geliyor. Tasarrufta, Allah’ım beni insan eyle, anlayışı vardır, bir yoldur. Tanpınar’ın, Huzur Romanını hatırlayalım. Hayatımız mülemma adam olabilmek, kötü düşkün olan şeylerden ayrılmak üstüne bir yoldur. Kavram, durağan değildir, ahlaki değil ama etikle ilişkili bir kavramdır.

Ayçin: Ahlaki farklılıktan hareketle, tasarruf çemberinde, insanı hayvandan ayıran insanı insandan ayıran edeptir. Hz. Âdem ile şeylerin arasından ayrıldığı tek fark da edeptir. Ben kendime nefsime zulmettim, tövbemle bağışla. Davranış farklılığının temel nedeni olan edepten bahsetmeden adamlıktan bahsedemeyiz. Kendi nefsini temize çıkarma halidir. Kendi hareketinin sonuçlarına sahip çıkmaktır.  Eskiden hayat dur, kalk tempo ile vardı, şimdi hengâme var.

Bilge: Öncelikle madde erk ve erklerin, geleneksel çiçek öldürme günü kutlu olsun (8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe gönderme yapıyor). Bugün nasıl bir gösteri işine döndüyse (show business) adamlık kavramında da vicdan ve ahlak sahibi olarak yaşamak, buna öykünmek yerine artık bunun pozunu kesmek ve gösterişini yapmak var. Biz canlıları genel geçerde bitkiler ve hayvanlar olarak ikiye ayrılıyoruz. Dilimizle ve kültürümüzle kendimizi bu ayrımın dışında tutuyoruz. Poz kesmeden varlığımızı elde edemeyeceğimizi düşünüyoruz. Kendi yapacaklarımızı başkalarından beklemenin doğru olmadığını düşünüyorum.

Allegory of the Morality of Earthly Things – Tintoretto

İlker: Woody Allen’ın “Midnight in Paris” filmidir. Zaten filmin geçtiği dönem bu işin bence son dönemdir. 1860-1890 arası yaşanan Yaldızlı Çağ olarak anılan zaman diliminde ortaya çıkan eşitsizliklerle ortaya çıkmış bir kavramdır. Kendi çıkarını korumak için olmayan, göreceli ve çok sübjektif bir kavramdır ve birilerine gömlek giydirme işidir. Popüler kültürün içinde birilerini övmekte ne kadar cömertsek aslında ikiyüzlülüğümüz o kadar artıyor. Bugünlerde, güzel (şık) giyinmiş adam için daha çok kullanılıyor (ye kürküm ye). Güzel olan her sıfat erillikle ilgilidir, kadınların payına düşen ya da onlara kalansa oynaklıktır. 

Kiper: Toplumun bireyi zapturapt altına alması için mi var yoksa tam tersi mi?

İlker: Kıyafet giydirilmiş bir karşılıklı çıkar ilişkisidir. Toplumsal bir alışveriş söz konusu. “There is no free lunch” yani bedava öğün yok! Karşılıklı olduğunu düşünüyorum.

Kiper: Toplum kendi gücünü devredince tek adamlık devreye girmiyor mu?

Hasan: Değerler sistemi üzerinden konuştuğumuz bir adamlık var. İçini dolduramadığınız bir kıyafetle, birini, bir mevkiye koyunca tek adamlık kavramı ister istemez gündeme geliyor.

Oath of the Horatii – Jacques-Louis David

Faruk: Bu kavram örfi, coğrafya üzerinden tanımlanan ve dini değerler üzerinden giden bir ahlak sözleşmedir. Kurala uygun davranış ve/ya ödev ahlakı yasası olarak da düşünülebilir. Anadolu’da birçok değerin karşımı olarak karşımıza çıkıyor. Yurttaşlık üzerinden tanımlamaları tekrardan yapabildiğimizde ve modernleşmenin de yardımıyla ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Ayda: İşin içine faydacılık girince adamlık orada kalmıyor.

Kiper: Cuma’nın olmadığı bir adada Robinson adam mıdır?

Adamlık Nedir?

Mehmet: Adanın kaynaklarını sürdürülebilir kılmak, var olmaya devam etmek vs. algılamakla ilgilidir. Düşüncenin tezahürü ile ilgili, zihin çalışmasıdır. İnsanlar dünyayı hor kullanıyorlar. Adamlık bu anlamda ahlakla ilgili olduğundan bence Cuma olmasa da Robinson için adamlığın olup olmadığı tartışılabilir.

Kiper: Güçlü otorite bir kelime gibi duruyor, bu konuştuklarımızın ışığında, gerçekte öyle mi?

Goldfish – Henri Matisse

Hasan: İki ucu keskin bir bıçak gibi duruyor. Pozitif anlamda onu doldurmayan biri için de kullanıyoruz. İnsanın bilmesinin ötesinde adını koyamadığı durumlarda yönlendirme için de kullanıyor gibi duruyor.

Kiper: Adamlık kavramsal olarak bana erk sahibi olanlar için kullanılmıyor gibi geldi. Yani biz aslında, erk sahibi olmayanın, erk sahibi olandan ayrımını yapmak için kullanmıyor muyuz bu kavramı? Sanki Köroğlu’na adamlık veriyoruz, Bolu Beyi’ne normalde adamlık yakıştırmıyoruz. Kavram bana bir yoktan var etme durumunu içinde barındırıyor gibi geliyor. Zor bir durumu doğru şekilde kurtarana aslında adamlık payesini vermiyor muyuz?

İlker: Adamlığın içinde “güç” var ama halkın verdiği mansiyon gibi bir şey. İyi olmak, fedakâr olmak geçiştirildiği için asgari müştereklere sahip, vasatlaşmış bir adamdan bahsediyoruz. Mutlak güç sahibi, adamlık sıfatına sahip olamaz.

Halkın verdiği madalyonda iyi adam, bronz madalya; “adam gibi adam”, gümüş madalya; yöneticiyse altın madalya alıyor. Ortak paydada buluşan, asgari normların/geçerli normları zayıflık göründüğü yerde adamlık kavramı karşımıza çıkıyor. Kavrama “sert adamlardır, sert olmaya çalışırlar” abasını giydirip sürüyü idare etmeye çalışmak yeni eklendi.

Hasan: Değerler sistemimiz doğrular ve yanlışlardan oluşan subjektif bir sistem, bir tutarlılığı olmadığından ortak bir tanım yapmak da oldukça güçleşiyor.

Uhri: Kılıf mı, kabuk mu, etiket mi? İçine konan bir şey mi?

Mehmet: Toplumsal dinamikler var. Olması gereken (hakikatler) içindeki teraziyi ayarlama ve kurallara uygun davranma durumudur.

adamlik02

Image 2 of 7

Yorum bırakın