062. Oturum: Kusur Nedir?

Kusurun neliğini anlamaya çalıştık...

31.10.2021

Soru: Soyut Kavramların 62. Oturumunda Kusuru ele alacağız. Kusur nedir, sizler için kusur nedir?”

Uhri: Tam olmayan ya da eksik olandır. Böyle söyleyince sanki başka bir şeyle bir araya geldiğinde tamamlanacak gibi oldu. Bütünün bir parçası da değildir. Kavramın akışkan yanları da var. Olgunlaşmamış ruhun davranış kalıplarından ya da ruhun olgunlaşmamış eksik kalmış olduğunu işaret eder.

Özlem: İnsanın, yaratılmış ruhunda ya da bedenindeki ve/veya davranıştaki fazlalık.

Kiper: Bir durumla ilgili ne zaman kusur görüyorsun?

Özlem: Olması gerektiğinden fazla olduğu her durumda kusur görüyorum.

Monks in a cellar – Joseph Haier

Fatih: Güzelliği ifade etmek için aradıkları şeye kusur denir.

Ahmet: Yokluğu tarif etmek gibi bir şey. Varlığı, yokluğunda fark edilen bütünün parçası; olmadığında da onu fark ediyoruz.

Ayda: İnsana ait kusur acaba kabahat mıdır? Kusurlar, bizi biz yapan şeylerdir.  Sahip olunan kişi için normal, karşı taraf için kusur olabilir.

Kiper: Yargılanması mümkün olmayan şeyler ve durumlar için mi kusuru kullanıyoruz?

Hasan: Normal olarak tanımladığımız şablonlarımız var. Bu şablonların dışına taşan eksiklik ya da fazlalık için kusur diyoruz. Tanımladığımız normale göre olağan dışı şeylere kusur diyoruz. Günlük hayatta kusursuzluk var. Çeşitli alanlarda bunu deneyimliyoruz. Bu nedenle de kusursuzluk arıyoruz.  Eksiği ya da fazlayı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Sanatta kusura biraz daha farklı yaklaşıyoruz. Orada biçimden ziyade normlara aykırı bir davranış olarak değerlendirmeye eğilimliyiz.

Oya: Kendimle ilgili kusurları nasıl tanımlarım?  Başkalarının gözüyle bakınca rahatsız eden fazlalık olabilir. Japonların Kinstsukuroi (Kintsugi) Sanatı (*) aklıma geliyor. Kırılan seramiklerin altın, gümüş veya platin tozu ile birleştirilerek onarılması sanatı. Kusurları gizlemenin değil, vurgulamanın üstüne kurulmuş bir sanat dalı. En kırılgan olduğumuz yerden güçleniriz. Kusurlar kaldıraçlarımız, zenginliğimiz olur. Kelimeye hangi anlamı kattığımıza göre değişir.

Kusur Nedir?

(*): Derya Yazgan şöyle anlatır: “Kintsugi, Japonların kırılan eşyaları altın tozu kullanarak tamir ettiği bir sanat. Kırılan bir eşyayı, “kusurlu” olarak görmektense, altın tozu ile yeniden yapıştırıyorlar. Fakat bunu yaparken, hiç kırılmamış görünümü vermek yerine, kırıkları, çatlakları, altın kullanarak, görünür bir şekilde birleştiriyorlar ve ortaya aslında yine aynı işlevi görebilen, yenilenmiş bir eşya çıkıyor.

Kırılan eşya değersizleşeceğine, kusurlarından dolayı, kusurlarıyla birlikte değerleniyor. Bu sanat, Wabi Sabi denilen Japon felsefesine dayanıyor. Wabi Sabi’ye göre, dünya üzerindeki hiçbir şey baki değil, hiçbir şey mükemmel değil ve hiçbir şey tamamlanmış değil. Tıpkı biz insanlar gibi.

Hepimiz farklı farklı zamanlarda, farklı farklı yerlerden kırıldık. Kim bilir ne çok kusur barındırıyoruz içimizde… Saklamaya çalıştığımız kusurlarımız aslında bizi biricik kılan. Her birimiz farklı yerlerden çatlamışız, tıpkı o Japon kâseleri gibi. Ama onları örtüp tamamen kusursuz gibi göstermek değil asıl olan… Tam aksine her biri bizi büyüten birer hazine değerinde olan o çatlaklarımızı göstere göstere yürümeye devam etmek yolumuzda…

Kusurlar her zaman eksikliklerimiz olmayabilir mi?

Kiper: Aklıma herkesin bir zaman özendiği Belgin Doruk’un beni, Türkan Şoray’ın şehla bakışları geliyor. Bu tanımladığımız normalin dışındaki durumlara kusur demek yerine hayranlık beslemişiz, besliyoruz. Kusurun her zaman rahatsız edici olduğundan emin miyiz?

Ahmet: Robin Williams’ın Robot Adam filmini ele alalım. “Eğer yüzüne kusurlar koyarsak, kusurlarla mükemmel oluyor.” repliğini hatırlamamız gerekir.

B bile değil: Kesrin payının çoğul olması hali.  Bizler oranı/ölçüyü takip etmeliyiz. Trafik kazalarında örneğin kusurlar belirli bir yüzde ile taraflara yüklenir. Kavramsal olarak kelime hata, sorun, yanlışlık gibi kavramlarla paralellik gösterdiğinden karıştırılıyor.  Trafik ceza uygulamalarında olduğu gibi parçaların oranı bizi bütüne götürüyor. Yalınlaştırarak ve ara çözümler bulmayı deneyerek kusurları azaltabiliriz.

Işık: Kusur bütünü bozandır, dönüştürücüdür, yeniden tutarlı olmaya tetikleyen güçtür.

Kiper: Pozitif bilimlerin yükselmesiyle ilk önce kusuru arar hâle gelmedik mi?

Uhri: İlahiyatta mutlak olan dışındaki, yaratılanlar kusurludur. Tekâmül ettiğinden bahsedilir. Pozitif bilim devreye girdiğinde, hayatımıza, önce tam sayılar sonra rasyonel sayılar girdi. Burada da durmadık irrasyonel sayılar girdi. (Matematik kesirli olanı akılla açıklamış) Tevfik Fikret, Orhan Veli şiirleri ya da şiirsel anlatımı kusursuzdur. Kusurun ayrıca kültürel bir norm olduğunu unutmayalım. Biz hatalı üretim demek yerine kusurlu/ayıplı ürün deriz.

Kusur Nedir?

The Anatomy Lesson of Dr Nicolaes Tulp – Rembrandt

Seda: Kusur aslında bizim parmak izimiz. Bizi biz yapan özelliklerimizdir. Kişiye özgü ve kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Kiper: Acaba bir şeye kusur dediğimizde daha kolay mı kabulleniyoruz?  Bir şeyin hata olduğunu düşündüğümüzde daha üst perdeden bir tepki veriyor gibiyiz. Kusur olunca yapılacak bir şeyin olmadığını mı düşünüyoruz?

Uhri: Kusurun karşısında ceza talep etmiyoruz ama hata karşısında ceza talep edilir. Kusurun algısı pozitif bilimde farklı, dinlerde farklıdır.

Fatih: Suç ve hatada, insanın bilinçli yaptığı izlenimi hakimken kusurun insanın doğasında olduğunu izlenimi hâkim.

Ahmet: Varoluşumuz kusurları görmeye meyilliyken evrim bu kusurları gidererek ilerlemeye meyilli. İnsanlara kusurlarını söyleyen insan genelde daha çok sevilir, bunu ben evrimsel sürece bağlıyorum.

Hakan Kılman: Arapçada ceza kelimesi yapılan bir şey karşısında yaptırım olan bir durum. Ceza negatif algılanıyor, pozitif olarak düşünemiyoruz. Kusuru eksiklik gördüğümüz zaman kullanıyoruz. Kötü örnek olacak biliyorum ama eskiden bir uzvu eksik ya da çalışmayan insana eksik ya da hata değil kusur kelimesi kullanılırdı. Kusur düzeltilmesi gereken ya da düzeltilebilecek bir şey gibi görünmüyor. Mükemmelliğin paterni yok ve kusur doğadan geliyor. Müzik üstünden örnek vermek gerekirse Miles Davis, müzikte hata yoktur. Algısal olarak kusur sonuca etki etmezken hata sonuca etki ediyor.  

Barış: Karşı tarafta bir nedenle oluşan hissiyatı savunma mekanizması: “Kusura bakma!”

Cengiz: Kusur, hata ile kastın diyalektik sentezidir. Bu sentezin bağlayıcı unsuru da hukuktur. Basit kusur, öngörülebilirliği öngörememektir. Bilinçli kusur, öngördüğü neticeyi istememesine rağmen edimi yaparak sonucu gerçekleştirmektir. Bir de yine hukuken olası kast kavramını hatırlamamız gerekir. Öngörmesine rağmen umursamadan edimi yapmaktır. Kusur hatanın karesi, kastın karekökü olarak formüle edilebilir.

Ferda: Yetersiz kalan, tatmin duygusu vermeyene kusur diyoruz. Eylemlerimizde kusursuz olmanın – beden ve düşünce dahil- arayışı içindeyiz. Kusursuz olan ancak anlık ve sonlu olabilir fikrimce. Yine de bana göre kusursuzluk imkânsız çünkü tanrının da kusur var. Cüzi irade kendini öldürebilirken, tanrı kendini öldüremiyor.  İnsan kusurlarıyla yenilenmeye devam ediyor, eylem ve düşünce olarak kusurlardan sıyrılmaya çalışıyoruz.

Hasan: Hata ve kusurun sınırlarını iyi çizmemiz gerekiyor. Hata, suç diyemeyeceğimiz, bilgisel veya kontrolsüz yapılan bir şey. Kusur; insanın yaradılışından fiziksel, bedensel ve/veya davranışsal, yazılımsal sonuçlardır. Davranışta ya durumda kasıt varsa yanlış ya da suç deriz, bilgi eksikliği varsa hata deriz. Kontrolümüzde olmayan şeyler için de kusur diyoruz.

Özlem: Hata, tercihlerin sonucunda ortaya çıkan bir şeyken kusur yaradılıştan gelir.

Fatih Bayacan: Bir yemeği ya da işi yapmadığımızda, bir gereği bilerek veya bilmeyerek tamamladığımızda olandır. Gereğini bildiğimiz halde, eksik yapınca kullandığımız kalıp da “kusura bakma”

Beauty is in the imperfection – Joyce Pettiford

Fatih: Hukuk kusura bakar! Bir işi bilerek yapmakla bilmeyerek yerine getirmemek arasında hukuken büyük fark vardır. Hukukta bir suçu tanımlarken kusurun derecesine/oranına bakılır. Oturum üstünden bir örnek vereyim. Bu oturumlarda “Bey, Hanım, Abi, Abla, Üstat, Hocam” gibi hitabet kelimelerini kullanmadan ama nezaketi de kaybetmeden konuşma kuralı var. Bu oturumlara bu kuralı bilmeden katılan ve konuşmacı olanların bu hitabeti kullanması, bilmediği bir kurala riayet etmemesinden kaynaklanan bir hatadır. Kasıtsızdır. Bu kuralı bilen ve çeşitli gerekçelerle uymayı seçmeyen bireyinse o gerekçelerde belirlenen oranlarda kusuru vardır.

Hakan Kılman: Bilgi, tecrübe, inanç, kültürel durumdan etkilenen ve değişkenliği olan bir şeye dair; değiştirilemeyen, elinizde olmayan ve açıklanamayan bir tutum göstermeye kusur denir. Hata bir ölçüdür, kusur ise bir ölçü birimi değildir. Eksik olan bir şeyi ne kadar eksik gibi algılıyoruz ne kadarına empati yapıyoruz? Ağacın meyvesini, yaprağını veya budağını kusur olarak görmüyoruz.

Fatih: Kusurda bir gereklilik referansı var. Gerekli olan bir şeyin eksikliği ya da fazlalığı üstünden değerlendiriyoruz.

Cem: Bahsedilen gerekliliği “normal” belirliyor. Gerek üzerinden istenilen gayeye ulaşamıyorsak kusurlu diyoruz. Beklenilen amacı yerine getiremeyen doğru ile yanlışı ayırabilen birinin kusur sorumluluğu vardır.

Ahmet: Bir olgunun ya da yaşanmışlığındaki kusur onun biricikliğini belirliyor. Örneğin DNA kusurlarla birbirini takip eden bir sarmal. Kusur bizim eşsizlik ya da biriciklik algımızın temel tanımlayıcısı.

Perfection- Jessica Leigh

Hakan Kılman: Herkes kendinin kusursuzudur. Her birimiz zaten bu anlamda eşsiziz.

Emre: Kusur, insan doğasında olan ve olduğu şekilde kabul etmemiz gereken hatadır. Günlük hayata bakalım. Özür dileyemediğimiz zamanlarda “kusura bakma” diyoruz. Yine gündelik yaşamda kusura bakmak, birinin açığını aramak şeklinde anlamlanıyor. Atasözlerimize de girmiş. “Kusursuz dost arayan dostsuz kalır” Bir davranış/varoluş/ şey başka bir şeye zarar vermeye başladığı anda artık kusurdan bahsetmiyoruz.

Ayda: Bir davranış/varoluş/ şey başka bir şeye zarar vermeye başladığı anda kusurdan bahsedemiyorsak artık hata diye mi düşünmeliyiz?

Cengiz: Kusur kavramını ‘verili’ bir durum olarak ele alırsak durağan (statik) bir yapıdan bahsetmemiz gerekir ki kavram dinamik bir kavram olduğu için yanlış bir yerinden tutmuş oluruz. Kusura bakma, dediğimizde, eksikliğin bizi haklı çıkarmasını istemiyoruz, eksikliğin farkındayız. Ama kusur da sende, dediğimizde, öngörülebilir olan bir şeyi karşı tarafın öngöremediğini söylüyoruz.

Kiper: Güzeli tanımlamamızın nedeni kusurun altını mı çizmek yoksa kusursuzluğun mu? Çoğunlukla sanatta kusur olmadığını kabul eden bir taraftan konuştuk. Kusur bana göre sanatın asıl beslendiği yer gibi duruyor. Normun dışında kalanı sanat iş edinir. Norm dışının farkındalığını yaratmak, kusurun kusursuz bir şekilde altını çizmeyi sanat, seviyor gibi görünüyor.

Hasan: İçerik dışından sanata formu üstünden bakacak olursak pek öyle değil gibi duruyor. Bütünleşik bir form olarak Orhan Veli Kanık’ın şiirinden bir dizeyi çıkaracak olursa şiirin kırılacağını rahatlıkla iddia edebiliriz.   

Ahmet: 1920lerde bir fotoğrafçı cüzzamlı hastaları buluyor ve kusur olarak düşünüp fotoğraflayıp bu fotoğrafları sergiliyor. Bu sergilemeyle Cüzzamın paterni olduğu anlaşılıyor. Tek başına kusur olarak görünen şey kimi zaman bir paternin sonucu da olabilir.

Tunç: Kalıba benim aklım takıldı. “Kusura bakma” kalıbını gerçek anlamından farklı kullanıyor olabilir miyiz? Sonradan ya da bilerek yapılan hatalarda kasıt olmasına rağmen bu kalıpla savuşturuyoruz gibi geliyor. Ben, evrenin de insanın da kusursuz olduğuna inanmıyorum. Doğaya baktığımız zaman bir sürü kusur gözlemleyebiliyoruz.  

Kusur01

Image 1 of 11

Yorum bırakın