089. & 093. Oturum: Müzik NEDİR?

The Music Lesson - Titian olduğu düşünülen tablonun önderliğinde müzik kavramını anlamaya çalıştık

01.03.2022 – 13.03.2022

Editör Notu: Zaman” kavramı gibi “Müzik” kavramı da üstünde konuşmayı tek oturumda bitiremediğimiz kavramlardan oldu. İki ayrı oturum olarak gerçekleştirdiğimiz oturumların tarih sıralı notlarını aşağıdadır.

Müzik Nedir? (89. Oturum)

Soru: Bu akşam hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası olan müziğin ne olduğunu konuşacağız. Birçoğunuz için bu kavram muhtemelen ilk bakışta somut görünecek ama üstüne yüklediğimiz o kadar çok anlam var ki… Müzik nedir, sizin için müzik nedir?”

İhsan: Üzüntümü, neşemi çok şeyleri yüklerim. Filmlerde tiyatrolarda da arka planda kullanılıyor. Âşık Mahzuni Şerif’in müziğiyle, söyleyemediğin her şeyi ifade ediyorsun. Neşet Ertaş, örneğin, halkın dilini konuşur.

Kiper: Arka plandaki ezgi mi, sözler mi seni etkiliyor?

İhsan: Söz önemli, ezgiyse onu tamamlar.

Ayda: Benim için insanın sıra dışı, hoş hissetmesini sağlayan, kendi içindeki ahengi, duygusal başkaldırısı ve normalinin dışıdır.

Tunç: Aşk duygumu tetikleyendir, ben daha çok ezgiden etkileniyorum. Nota ve seslerde bulunan titreşimlerin ahengidir. Seslerin duygularımıza hitap etmesi beni etkiliyor.

Müzik Nedir?

Ömer: Müzik, bir algılama dili olan matematiğin dışında, evrenin sesidir. Müzik ses değil, algı biçimidir, bence evrenin notaları var. Aklıma Pulsarın ritimsiz sesi geliyor. Evreni kavramak bence matematik ve müzikle ilgili. Bir kuşun ahenginde, gökyüzünde yıldızın kaymasında da müzik var. Müziği sesten nasıl ayırt edeceğiz? Bence, her ses bir parça müziktir. Sesi müzikten ayırmak mümkün görünmüyor.

Bilge: Müziği sesten ayırt etmeyeceğiz. Ses karşısında hissettiklerimizin beyinde bıraktığı lezzettir, Müzik sestir. İnsanlarda da konuşma şeklinde tezahür eder. Doğaya bakınca, dalga sesi, sonbaharda yaprak hışırtısı, doğada yürüme sesi bence bunların da hepsi müziktir.

Uhri: İnsan hem biyolojik hem kültürel bir canlıdır. Doğanın ürettiği seslere karşı insanın kendi ürettiği seslere müzik diyoruz. Duygu organlarımızın ilki “kulaktır. Bebek kulak aracılığıyla iletişimi anne karnında kurmaya başlar. Sesler, dünyadaki, varoluşumuzdaki yalnızlığımızı hatırlatırken ninniler bize yalnız olmadığımızı hatırlatır. İçimizden gelen bu ilham bir iletişim biçimidir. 

Kiper: Müzik susunca insan ölür mü?

Yüksel: Kendimi anlatma biçimim olarak tarif edebilirim. Müzikle kendimi anlatabiliyorum.

Music Making Angels – Peter Paul Rubens

Mehmet: Müzik, ritimdir. Doğada duyduğumuz şeyler sol anahtarı ile başlayan notalarla ifade edilemeyen, ritimsiz seslerdir. Ritim bitince hayat biter. Bir bestekar, şiiri yontuyor. Duygular depreşiyor. Nietzsche, müzik sanatların en zirvede olduğu noktadır, der. Müzik sayesinde toplumun ortak duyguları, ortaklıkları da vardır.

Erkan: İnsan kulağı 20-20000 hertz (ses frekans birimi) arası sesleri işitir.  İnsan sesinin de bir enstrüman olduğunu söyleyebiliriz. Müziği matematiği ve bilimiyle tanımlarız. Yaşamımızın bir parçasıdır. Müzik bir yaşam kaynağıdır. Bağımlılık yaratan bir uyuşturucudur. Beni senkronize eden, kaliteli melodileri seçmeye çalışıyorum ve bunun insanın elinde olduğunu düşünüyorum. Yaşamın size bir şeyler ifade etmesi için müzik gereklidir.

Yıldır: Bakir bir ormana, tek başıma gider, sırt üstü uzanıp ormanı dinlerim.  Gece kumsala gider, o ortamdaki sesleri yaşarım. Sel gibi akmak isteyip, akmayan caz, klasik müzik aklıma geliyor. Niccolò Paganini aklıma geliyor. Müzik deyince insanın irrasyonel oluşuna ilişkin her şey aklıma geliyor. Kendinden geçmek vecd halinde olmak aklıma geliyor. Usumda belirenlerle Platon’un neden defetmeye çalıştığını daha iyi anlıyorum.

Hasan: İletişimin en kök halidir, önce sesleri taklit etmeye başlıyoruz, sonra sesleri üretmeye çalışıyoruz. İletişim dışında, bir arada olmamızla ilgili, beraber coşabilmekle ilgili de bir tarafı var. Onun üzerinde yükseliyoruz. İnsanla ilgili yerlerde de sıklıkla kullanıyoruz. Dini ritüellerin hepsinde bir melodi var. Cem Semahında da Mevleviler de Hristiyan Ayinlerinde de Kuran okunmasında ya da Mevlit okunmasında da rolünün olduğunu unutmamızda yarar var. İletişimin en yalın en kök halini taşıyıcı ve katalizör olarak kullanıyoruz.

A Coffehouse in Tophane – Mıgırdiç Civanyan

Kiper: İlk ses çıkarttığımızda aslında ünlüyoruz. Kelimeyi pek kullanmadığımız için kulağımıza farklı geliyor. Konuşmak ya da iletişim kurmak temelde ünlemenin uzun ve kısa hallerinden oluşuyor. Müzikte de benzer bir mekanizma var. Kısa sesler, uzun sesler vs. Pekiyi bu sıralanmış seslerin algısını sizce ne belirtiyor? Ritim ile bir türkünün sözlerine rağmen algısı tam tersine nasıl dönüşüyor?  (Örnek Hey 15’li Türküsü.)

The Sources of Country Music – Thomas Benton

Mesut: Eğlencenin dokunduğu her şey (Düğünlerde bir ağıtın oyun havası olarak çalınmasına gönderme yapıyor)sanattan uzaklaşıyor. Televizyon ve onun karşısındaki bir koltuk, insanlığın kolaycılığı. Rezonansı biliyorsunuz, bir maddedeki titreşimin başka bir maddeye de aktarılmasıdır. Titremekle oluşan, yoğunlaşan oluşum, akımın oluşturduğu rezonansın birbirine eklendiği her şeye müzik diyorum, tesadüfi müzik (Aleoterik Müzik) de buna dahil.

Müzik Nedir? (89. Oturum)

Bence sol anahtarı, müziği tek başına tanımlayan/tanımlayabilecek bir şey değil, bu kadar kalıcı bir forma lineer yaklaşamıyorum. John Cage için müzik 4 dakika 33 saniyelik sessizliktir. Bir başka deyişle bizlere sessizlik diye bir şey yoktur demiştir. Doğada her şey müziktir.

Kiper: Müziğin duygularla ilgili olduğunu ve duygularla ilgili olan her şey gibi irrasyonel düşünüyorum.

Mr. Ömer: W. Shakespeare, Müzikle duygulanmayan adam en çok riya, intikam için vardır, anlamıyla çevrilebilecek cümleler kurar. Müzik tek başına tam esprisi olmayan, hikayesini bildiğinizde, ruhunuzu genişleten bir yapı. Ruhu dengeye alıyor. İnsan hayatını betimleyen bir şeydir.

Kiper: Müziğin sanatla ilgili olduğu konusuna katılsam da bundan ibaret olduğundan emin değilim. Sanatın kendi iç dinamiğinin dışında “popüler eser” kavramına her sanat branşında rastlamıyoruz. Popüler Bale eseri yapamıyoruz, popüler opera eseri yapamıyoruz ama popüler müzik üretebiliyoruz. Bunun için ne söylemek istersiniz?

Seher: Müziğin duygu ve düşüncenin kolektifi olduğunu düşünüyorum. İnsan nasıl fiziksel ve zihinsel diye ayrılamazsa, müzikteki duygu ve düşüncenin ayrılamayacağını, ikisinin ayrı tutulmasını kabul etmiyorum. İşitme sınırımız nedeniyle duymadığımız sesler de vardır. “Cesur Yeni Dünya” romanını ya da Hitler’in askerleri belli ritmik sesle yönetmesini hatırlayalım.

“Ritim” bu anlamda bizim sandığımızdan daha güçlü ve önemli olabilir. Ritim basitleştikçe, sürekli tekrarlandıkça, otomatikleşip makineleşiyoruz.

Kayra: Ruhumu ifade edebileceğine tek şey, kendimi ifade edebildiğim kadar müzik yapıyorum.

Uhri: Hababam Sınıfı filmlerinin müziğini hatırlayalım Duruma göre fonda, akış hızı değişir. Süreç midir sonuç mudur? Bana göre müzik sonuçları akademik olarak inceleyebilirsiniz. Süreçse dinlerken hissettiklerimizdir. Anılarda biriken, duygusal süreçtir. Akılsa anlamdadır, sonuçtadır.  Müzik ise akışkanlıktır. Mevlevi, dergahının bir kısmı, mezarlıktır. Girişinde “Hamuşan” yani susmuşlar yeri yazar. Ölen kişinin öldüğüne değil, suskunluğa gömüldüğünü içselleştirme yaparlar, ölümü böyle kabul ederler.

Muzik01_01

Image 1 of 6

Müzik Nedir? (93. Oturum)

Yıldır: “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece.”

İhsan: İçimden geçenleri ezgiyle alıp farklı yöne götüren şeydir müzik. Sözleri bilmediğim bir dilde olsa dahi ezgisi bana hitap ediyorsa kendimden bir şey buluyorum. Müzik insanları bir araya toplayabilir. İnsanları bir araya getiren ve farklı yöne götürebilen müziğin insan için önemli olduğunu düşünüyorum.

Yeri geldiğinde başkaldırıyı yeri geldiğinde ruhumuzun dinlenmesini sağlayan hayatta az şey olduğunu düşünüyorum.

Mehmet: Benim aklıma önce notalar ve onların arasındaki boşluklar geldi. Her kültürün kendine has bir müziği de oluyor. Müzik bir iletişim biçimi olduğu için kültürel olarak farklılık göstermesinin normal olduğunu düşünüyorum.

Söz ve müziğin uyumunun ilhamla alakalı olduğunu düşünüyorum. İlham içsel dünyayı, dışarıdan gelen uyarıcılarla bağlıyor.

İlker: Müzik, hayatımızdaki boş zamanları hayatın ritim içinde olması gerekliliğinden hareketle doldurmak amacıyla kullanılan bir enstrüman gibi. Alışveriş merkezinde, mağazalarda, stadyumda, çok sıkıldığımızda, boş derslerde vb. hep bir ritim tutma eğilimi içine gireriz.

Müzik bence insanın ritim ihtiyacının notalara dökülmüş halidir. Hayatımızda tahmin ettiğimizden daha fazla alan kaplıyor.  Neticede her dakika kitap okuyamıyoruz her dakika tablo izleyemiyoruz ve bu çok pratik, çok güzel ve düşündüren ve eğlendiren bir olgu.

Yıldır: Müzik sanatın futbolu olabilir.

Hakan Kılman: Bence bir tatlı tarifi.

Erkan:  Müzik benimle iletişim kurar, bana seslenir. Dört nota bir araya geldiğinde bizi melodik farklı bir dünyaya götürüyor.  Buradan bakarsak kişinin kendiyle iletişim kurma biçimi olarak tanımlayabilirim.

Müzik frekans dediğimiz kavramla da ilintili. Müzikle rezonansa girdiğinizde duygularınızın yönü değişebiliyor.

Music – Henri Matisse

Erkan Nazlı: Bence bir sihir gibi bir şey,  ben müziksiz yapamam. Beni motive eder, canlandırır, üretmeye motive eder.

Kiper: Dinlediğin müziğin coşkusu, ritmi resim yaparken kafandaki temayı işleme biçimini değiştiriyor mu?

Erkan Nazlı: Eskiz yaparken müziğe pek tahammül edemiyorum.  Tuvali boyamaya geçtiysem orada yoğun bir amelelik söz konusu beni oyaladığı için her türlü müziği dinleyebilirim. Belirli bir detayı çalışırken klasik müzik isterim çünkü yoğunlaşmamı kolaylaştırır.

Müzik Nedir? (93. Oturum)

Yıldır: İnsanın sözden şiire geçmesini kestirebiliyorum ama insan sözden şarkıya hangi ihtiyaçla ve nasıl geçti?

Hakan Kılman:  İlk oturumda duymanın nasıl gerçekleştiğine değinilmiş. Bize doğru gelen titreşimi bu titreşimi kavrayıp onunla titreşebiliyorsak rezone olmaya başlarız. Anne karnından itibaren de bu titreşimleri hissediyoruz. 

Belirli bir frekans, sizinle beraber titreşim sağladıysa, patern olarak da ritmik olarak da endişe vermiyorsa onunla rezone olursunuz.

Aslında anne karnından başlayan, dünyaya gelince duyduğumuz seslerle ve maruz kaldığımız ninnilerle devam eden tıpkı görme merkezinin bankasının açılması gibi ses dağarcığımız da açılıp genişliyor. Gülün kokusunu etiketlediğimiz gibi bu kapı sesi diyerek tanımlamaya başlıyoruz.

Ayda: John Cage’in 4 küsur dakikalık sessiz kompozisyonunu müzik midir?

Hakan Kılman: Öncelikle ben otuz dört yıllık bir müzisyenim ve bir otorite değilim. Bir müzik eserine sanat eseri diyebilmek için bir kuramı, bir hikâyesi, bir felsefesi, bir iddiası, bir tecrübesi ortaya çıkardığı anlatmak istediği bir durum vs hepsi birlikte olmalı.

Müzikte de felsefe gibi edebiyat gibi akımlar var. Örneğin Sümer Tabletlerinde yer alan bir müzikal parçanın teması ve güftesiyle günümüzde yaratılan eserler pek tabii birbirinden farklılıklar gösteriyor.

Bu bağlamda bahse konu ettiğimiz bana göre hem sanat eseridir hem de müziktir.

Bir kişinin bir şeyi söylemesiyle, otuz kişinin ya da yüz kişinin aynı ahenkle söylemesi farklıdır. Özellikle bir orkestranın bu nedenle dinleyici üzerinde bıraktığı etki güçlüdür. Benzer şekilde bir orkestranın parçası olmak da güçlü ve insanı yükselten bir enerjidir.

Müzik aynı zamanda rezonans ile tedavilerin çok uzun zamandır bir parçasıdır, tarihte de bunun örneklerini görüyoruz. Yine Osmanlıdaki Mehteran Takımı örneğinden bildiğimiz gibi müzik yeri geldiğinde savaşın da bir parçası olmuştur.

Mehmet: Sanıyorum piyano müziğin merkezine konulan enstrüman. Piyano ve diğer enstrümanların müziğe etkisi arasında fark var mı?

Music –Gustav Klimt

Hakan Kılman: Piyano telli, çok sesli ve akort isteyen bir enstrüman. Doğuşkan sesleri bir arada verebildiği için aynı zamanda armonik bir enstrüman.

Bir sesin mükemmel şekilde rezone olup tınladığı kendisiyle beraber 5 tane aralığın birlikte tınladığı sisteme akor sistemi diyorlar.

Sesler doğuşkan ve mükemmel şekilde ilerlerken onunla çalışmanın zorluğundan kaynaklı olarak matematiksel olarak sesler hizalanmış ve spiral olarak devam etme – deniz kabuğu gibi düşünün- özelliğini kaybetmiştir.

Hindistan’daki gibi bizdeki gibi makamsal müzikte bu seslerin bir kısmı kurtarılmış olsa da Batı müziğinde bu doğadaki mükemmel doğuşkanlık artık yer almamaktadır. Şu andaki nota sistemiyle biz artık matematiğe döndük işi.

Kiper: Müzikal bir eser yazdığım zaman müzik yapmış mı oluyorum yoksa sesleri kullanarak matematik mi yapmış oluyorum? Bunun bir matematiği olduğu için mi gündelik hızlı tüketilen ve popüler müzik olarak anılan bir şey var?

Hakan Kılman: Âşık olduğumuzda örneğin metabolizmamız kalp atış şeklimiz değişiyor. Binlerce yıldır bu duygu için şiirler yazılmış, besteler yapılmış. Bu duygu hepimizin bildiği anladığı tanıdığı bir duygu olduğu için ifade etme biçimi romantik, barok ya da popüler nasıl derseniz işte o duygu bize geçiyor. Müziğin evrensel olduğu yer de aslında tam burası.

Bütün benliğinle, hissettiğin ya da aktarmak istediğin şeyi o parçanın içine koymuyorsan, aktarmak istediğinle bir bağlantın yoksa yaptığın şey boşluk doldurmaktan ibaret oluyor.

Kişisel deneyimim, kendi hikâyemden yola çıkmazsam, içinde olduğum zamanı onun getirdiği tarihi, edebiyatı, toplumu anlamazsam ortaya çıkaracağım eser için bilgimin tek başına kılavuz olamayacağını söylüyor.

Mehmet: Yapay zekânın ürettiği müzikte ne kadar ruh olabilir?

The Dance to the Music of Time – Nicolas Poussin

Hakan Kılman: Yapay zekâ hiçbir zaman duyguyu ifade edemeyecek sadece taklit edebilecek. Kimi zaman dinlediğiniz bir müzikte bir şeyin taklit mi yoksa gerçek mi olduğunu aslında sezersiniz. Bir eserin matematiksel kaygıyla mı yoksa duygusal bir itkiyle mi yapıldığını rahatlıkla ayırt edebiliyoruz.

Tarihin çeşitli zamanlarında bilgi kesintiye uğramış ama müzik, halk müziği örneğin ninni olarak hep kesilmeden yaşamaya devam etmiş. O yüzden kalıcı olanın ne tarafta olduğunu kestirmek o kadar kolay bir şey değil. İnsanla yolculuk yapan, insana dokunan müzik daha kalıcı olacakmış gibi duruyor.

Yetenek her zaman keşfedilmek ister, yeteneğin üstüne akıl koyarsan sanattan bahsedebiliriz. Bahsettiğimiz akıl da her zaman özgür olmak ister. Sanat iktidarla yürümez, krala, klişeye, padişaha, patronaja hayır der. Müzisyen bu bağlamda kendi derdini ifade eden kişidir.

Ayda: Kemal’in bir sorusu var, müzik soyut bir kavram mı yoksa somut bir kavram mı?

Uhri: Müziği içeriğini konuştuk ama dışarı çıkıp müziğin ne olduğunu konuşmadık. Konuştuğumuz şekilden yola çıkarsak müzik sadece enformasyon olarak tanımlanabilir, öyle midir?

Müzik zamana sesin dizilmesi olduğuna göre, zaman algımızı bize hatırlatan bir olgu mudur?

Dünyanın Tüm Sabahları filminde zamanın bize ölümü hatırlattığı işlenir. O filmde ölmüş karısı için yas tutan bir müzisyenin ölen karısının arkasından ağıt yakarken yaptığı müzikleri anlatır.  

Sesten müziğe geçtiğimiz zaman neye geçiyoruz?

Hakan Kılman: Hiçbir günümüz bir diğeriyle aynı değil (Güneşin konumu örneği). Müzik söz konusu olduğunda seslerden çok suslar anlam ifade ediyor.

Hasan: Müzik adına şablonların içine sıkışmamızın getirdiği bir çıkmaz var gibi duruyor. Müziği üreteni (besteci, güfteci, icracı, virtüöz) insansız olarak düşünemiyoruz keza tüketicisi için de aynı durum söz konusu. 

İnsan temelde duygu ve anlam dünyasında yaşanmışlıklarını ifade etmek ve bunu kalıcı hale getirmek için müziği kullanıyor. Bu anlamda bir aktarım dili olduğunu söyleyebiliriz.

Kiper: Karadeniz’de ıslıkla iletişim kurdukları geldi aklıma. Sözü duyuramadıklarından farklı şekildeki ıslıklarla bir uçtan uca iletişim kuruyorlar…

Hasan: Belirli müzik parçaları için aynı şeyi bizler de yapmıyor muyuz? Örneğin marşlar, böyle değil mi? Dokuz sekizlik bizim coğrafyada sözlerinden bağımsız şekilde insanları ayağa kaldırmıyor mu?

Two Musician Girls – Osman Hamdi Bey

Ayda: Halüsinasyon olarak duyduğum sesler de müzik mi?

Hakan Kılman: Müzik hiçbir zaman sözü baskın hale getirmek için yapılmaz. Söz aslında müziğe eşliktir. Enstrümantal yapılan müzikteyse, müzikal bilginizle, tıpkı renk paletindeki renkleri kullanmak gibi, kendinizi ifade ediyorsunuz. 

Uhri: Müziğin içimizdeki duygularla bağlantı sözlere dökemediğimiz bir şey olduğu konusunda sadece bir enformasyon,  bir ses dalgası olduğu konusunda sanki uzlaştık. Yine de kavramsal olarak ispatı güç bir şeyden bahsettiğimizi unutmamamız gerekir.

Müzik bir teknikle yapılıyor olsa da biz bilişsel bir şeyden değil duygusal bir şeyden, bir duygulanımdan bahsediyoruz. Müzikten teknik detayı kaldırdığımız zaman söze dökemediğimiz duygularımızla karşılaşıyoruz.

Pınar: Müzik sanat dalları içinde en soyut olanıdır. Resimde soyut akımı başlatan Kandinski ya da Mondrian’a bakacak olursak bu ressamların ya müzik okuduklarını ya da müzikal inceleme yaptıklarını görürüz. Aslında nihai olarak görsel bir ses ortamı yaratmaya çalışmışlardır.

Böylece de izleyen iç sesini duyacak yani izleyici artık resme bakan izleyici olmayacak bir dinleyiciye dönüşecekti.

Bengü: Ferda’nın bir sorusu var. Herkeste farklı bir duygu yaratıyorsa, müzik bir lisan mıdır?

Kiper: Bence öyledir, bence insan kelimelerden önce müziği keşfetmiştir. İnsanın iletişim derdiyle sesleri taklit ederek yaptıklarının ben müzik olduğunu düşünüyorum.

Muzik02_01

Image 1 of 5

Yorum bırakın