21.04.2022
Kiper: Bu akşam lakap kavramını ele alacağız. Lakap nedir, sizin için lakap nedir? Eğer varsa ve isterseniz lakabınızı da paylaşır mısınız?
İhsan: Bizim buralarda lakap çoktur. Bana da “Pala Dayı” derler. Bizde kimlerdensin diye sorduklarında aslında adını soyadını sormazlar. Ailenin ya da kişinin lakabını sorarlar. Onun üstünden tanışırlar. Bazı lakaplar insanın canını sıkabilecek türden olsa (eşek ibo vb.) da ben lakap takılmasına karşı değilim. Bir de lakaplar kişinin iteğiyle, talebiyle silinmez.
Lakaplar yıllarca sürerdi, şimdiki gençlerde “kanka” var.
Taş Bebek – Gönül Yazar
Haşim: Aklıma ilk gelen ötekini belirli kılma arzumuz. Ötekine bilgi yükleyerek, onu hafızamızda daha kalıcı hale getirmek için yaptığımız bir şey gibi duruyor. Kimi lakapların dezavantajı avantajından fazla olabiliyor.
Lakap aynı zamanda bir davranış kalıbı talebi olarak da okunabilir. Karşımızdakine bize nasıl davranması gerektiğini de hatırlatıyor olabiliriz.
Kiper: Babanın ve/ya dedenin lakabıyla anılmak hoşuna gider mi yoksa bunun başına gelmesini istemez misin? Ailenden sana sirayet eden bir lakabı taşımak ister misin?
Haşim: Mizacımız, ten rengimiz, yüz hatlarımız zaten insanlarda bir önyargı oluşturmuyor mu? Bunların üstüne benim seçmediğim aileden gelen bir lakapla anılsaydım, olumlu bile olsa hoşuma gitmezdi. Benim özgürce seçtiğim bir lakabı tercih ederdim.
Lakaplar daha çok toplumsal bir hayat sürdüğümüz döneme ait gibi duruyor. Günümüzde daha bireysel yaşadığımız bu çağda eskiden siyahi bir bireye “kara” diye lakap takılması olağanken bugün ırkçılığa varabilecek anlamlar da çıkarılabiliyor.
Mehmet: İyi olunca problem yok ama kötüsü problemdir. Benim de yıllar içinde çeşitli lakaplarım oldu. Çorap sayım fazla olduğu için bana “Burjuva” derlerdi. Bir diğer lakabım da “İnce” idi. Her şeyi ayrıntısıyla düşündüğüm ve biraz da hassas davrandığım için sanıyorum ismi takmışlardı.
Kiper: Gündelik hayattaki güncel tutumumuz lakap takmaktan yana devam mı ediyor yoksa bundan uzaklaşıyor muyuz?
Mehmet: Benim tutumum insanlara lakaplarından ziyade isimleriyle hitap etmekten yana.
Oli: Konu başlığını görünce aklıma plastik tası geldi. Saklama kabı gibi geldi, sanki bir şeye saklanıyoruz veya bir şeyden saklanıyoruz gibi. Bana da “Donsuz Kurabiye” diyorlar.
Kiper: Gerek edebiyat dünyasından bildiğimiz gerekse sosyal medya platformlarıyla iyice yaygınlaşan mahlas kullanımı da var. Mahlasları lakap olarak kabul edecek miyiz?
Hasan: Yaygın kullanımıyla “nick name / fake name ” bizdeki karşılığıyla mahlası kişi kendisi seçiyor. Lakaplarsa kişilerin kendisi tarafından seçilmiyor, ayırt edici bir özelliğin üzerine dışardakilerin taktığı isimlerdir. Lakap bir etiketleme biçimidir.
Lakaplar soyadı kanunu öncesinde kişileri ayırt etme amacıyla kullanıldığını düşünüyorum. Şehirleştikçe, soyadları yaygın kullanım kabulü gördükçe bu uygulamadan uzaklaşıyoruz. Mizahi bir tarafı olduğunu da biliyoruz.
Bir diğer kullanımını da toplu yaşamın olduğu kapalı gruplarda, yatılı okullarda, askeriyede, çocuklar arasında ayırt edici olarak da kullanılabiliyor.
Lakap Nedir?
Kel Mahmut, İnek Şaban, Damat Ferit, Tulum Hayri, Güdük Necmi
Kiper: Bireyselliğin toplumda yükselişe geçmesi, kişiye gösterilmesi gereken asgari saygının farklı şekilde tanımlanmaya başlamasıyla lakap takma konusunda kısırlaşıyor muyuz? Toplumun yeni normu yaratıcılığımızı öldürüyor mu? Bir devir kapanıyor mu?
Mesut: Bireysel yaşamın daha ön plana çıktığı yerlerde kapanıyor. Düşsel gücün daha önemli olduğu, toplumsal yaşamı önemseyen kültürlerde lakap takma ön plana çıkıyor.
Lakap için öncelikle bir toplumun, bir kalabalığın içinde olmak gerekiyor. Kişiye toplum tarafından koyulan, sizin isminizi takip etmenizin aksine, sizi takip eden isimdir. Kendimizi tanıtırken lakapları pek kullanmayız.
Lakaplar kişinin tanınırlığını artırır, kişinin toplum tarafından bilinirliğini güçlendirir, örneğin Kemal Sunal unutuldukça İnek Şaban ikonikleşti.
Yıldır: Lakabı ben yakınlık, samimiyet ve paylaşımla ilişkilendiriyorum. Biz sanayi devriminden yapay zekâ çağına doğru ilerlerken robotları insansı kılmaya çalışırken yavaşça biz robotlaşıyoruz. İnsanlar farkında olmadan otantik yönlerini, farklı potansiyellerini kaybediyor. Bireyselliğin farklı bir sonucu olacağını kestiremedik.
Eyyüp: Kavramın öncelikle niyetle ilgili olduğunu düşünüyorum. İletişim dili açısından bakarsak lakabın gölge tarafı da var. Kişiyi kategorize etmesi ve kişiyi bir alana sıkıştırması bu anlamda sıkıntılı olabilir. (dört göz, tombalak, balina, çiroz vs)
Kişilerin bildiği lakabının dışında bilmediği lakabı da olabiliyor. Siz yokken kullanılan lakaplarınız da olabilir.
Kiper: Kişinin yüzüne söylemediğimiz zaman o lakap olmaya devam ediyor mu? Etmiyorsa ona ne diyeceğiz, dedikodu mu, yakıştırma mı? Yüzüne söylemeden taktığımız isim, kişiyi dışlamaya dair bir hamle mi?
Eyyüp: Kişinin arkasından söylenenler genellikle iyi niyetli olmuyor diyebiliriz.
Delil: Kürtlerde kullanımı çok yaygındır. Benim adını bilmediğim, lakabını bildiğim akrabalarım var. Lakabı, resmi yalanlarla yaşamın gündelik akışı içindeki fark olarak görüyorum.
“Karaoğlan” – Bülent Ecevit
Lakap takmanın samimiyetle ve yakın ilişkide olmakla ilgili olduğunu düşünüyorum.
Furkan: Lakap, küçümsemek ve/ya büyütmek için kullanılan terimdir.
Yıldır: Kürtlerde daha yaygın olmasının nedeni sence nedir, Delil?
Delil: Toplum yapısı tarih boyunca, klandan kabileye, oradan aşirete ve son olarak ulusa evirildiğini biliyoruz. Sanıyorum bizler, aşiret formunda uzun süre kaldık ve ulus formunu henüz kazanmadığımız için biz de daha yaygın kullanılmaya devam ediliyor.
Kiper: Profilinde yazdığı için rahatlıkla öyle sesleniyorum. Sayın Harf Tamircisi, siz ne tarafından bakıyorsunuz lakap kavramına?
“Tonton” – Turgut Özal
Uhri: Fatih Sultan Mehmet Avni mahlasıyla şiirler yazardı. Peyami Safa Server Bedi mahlasıyla eserler verdi.
Öncelikle mahlas, kişinin kendi kendisine taktığı, olmak istediği bir kişiliktir. Lakap ise dışarıdan monte edilen ve kişi beğense de beğenmese de o kişiye ait özel bir şeye atıf yapar. Lakabın gözleme dayanan bir yanı olduğu için onu daha çok kaile alırız.
Kişiler kendi gerçekleriyle yüzleşmekte sıkıntı yaşıyorlarsa da dışarıdan bunu gören kişi samimiyetle o gerçekliğe gönderme yapar. Bu nedenle lakabın samimiyetle kurulan bir ilişki kurma biçimi olduğunu düşünüyorum.
Mesut: Şimdi bir yerde yine beynimiz dalga geçiyor sanki meraktan şundan bundan buluyoruz koyuyoruz onlarla oynuyoruz bir taraftan bunun doğasal bilimsel bir nedensellik konumu var. Bir taraftan çok kişisel nedensizlik halimiz var. Bir hayvan olarak ne düşünürsün?
Ayda: Anlık olabildiği gibi aileden gelen de olabiliyor. Lakaba olumlu ya da olumsuz bir anlam yükleniyor. Takma ad, mahlas, nick name, fake name vs zaten ayrıştırdık.
Bence silinmesi gereken lakaplar var. Yine de lakabıyla kişiye seslenmekten haz duyuyoruz gibi duruyor.
“Minik Serçe” – Sezen Aksu
Kiper: Kimseye lakap takmadığını belirttin. Bunun bir nedeni var mı, altında yatan bir düşünce sistematiği var mı?
Ayda: İnsanlar doğacak çocukları için isim danıştıklarında bile tedirgin oluyorum. Kişinin ömrünce birlikte var olacağı bir ismi ona yakıştırmak sanıyorum benim var oluşuma pek uygun değil.
Bu yüzden lakap takmak pek aklıma gelmiyor. Sanıyorum lakap birinin gıyabında konuşurken oluşuyor ve kalıyor, ben düşündüğümü insanların yüzüne söylemeyi tercih ediyorum.
Roja: İnsanların isimleri kendi kimliklerine yaraşır şekilde verilmiş olsaydı, bence lakap takmaya gerek kalmayacaktı. İnsanlar kendilerine takılan lakabı uygun görmüyorsa bence kullanılmamalıdır.
Kiper: Lakap, kişinin arkasından konuşurken ortaya çıkan sonra yaygınlaşan ve en son kişinin yüzüne de söylenen bir şey mi?
İhsan: Bizde bilinmeden arkasından söylenen bir şey lakap olmaz, kişinin lakabını kişi dâhil herkes bilir.
Kiper: Lakabı konuşurken samimiyet dolu bir gözlemden kaynaklanmasıyla arakasından söylenerek yaygın kullanıma girmesi arasında iki farklı yere gittik. Lakabın dışardan bir şeyi tanımladığı konusunda sadece mutabık kaldık. Ötekileştirme mi samimiyet mi lakap? Ayrımına niyete bakarak mı karar vereceğiz?
Hasan: Olumsuz lakaplarda bir ötekileştirme olduğunu söyleyebiliriz. Kişinin bilinen baskın bir özelliğini işaret ettiği için kabullenilip sahiplenildiğini düşünüyorum. Bazı lakaplar da tutmaz. Takmaya çalışırlar, üstünüzden kayıverir.
Samimiyet barındıran pozitif lakaplar biraz yakınlık kurdurmaya yarayan pozitif katalizör etkisi oluşturabiliyor.
Lakabı ilk takanın şüphesiz bir niyeti vardır, yalnız kabul gördüğü andan itibaren kullanılması aynı niyetle söylendiğini iddia edemeyiz.
Lakap Nedir?
Yıldır: Lakap aslında bir tür yapı bozum, olumlu da olabiliyor olumsuz da olabiliyor. Kültürel bir tarafı da var. Bir grupla ilişkilendirmek için de aidiyet için de kullanılabiliyor.
Uhri: Lacan diyor ki kişilik başkasının gözünde kurulur, başkasının gözünde yıkılır. İsim koyma, bir kimlik kazandırma ve o kimliğe göre niyet okumaya dayanır. Özünde mülkiyet hukuku barındırır. İsim koymayla lakap takmayı ayırmamız gerekiyor.
Lakap, o isimlendirmenin önüne, sonuna eklenen ve doğrudan kişilik özelliklerimizden hareketle eklenen bir sıfattır. Lakaplar bu nedenle ayna tutmak olarak da düşünülebilir.
Size ayna tutacak kimse yoksa kendinizi nasıl tanıyacaksınız? En azından bir lakabınızın olması bu nedenle iyi bir şeydir. Kişinin hayatının hiçbir evresinde bir lakabının olmayışını, hiç yaşamaması, kişisel özelliklerinin hiç fark edilmemesi gibi okuyorum.
Mesut: Bana lisedeyken tüysüz derlerdi, belki de o yüzden hala saçım sakalım birbirine karışık dolaşıyorum. Şimdi sıradan her birinize birer lakap takacağım. (Katılımcıların her birinin adını tersten okuyarak lakap takar)
Sinan: Sana da Soyut Hakan diyeyim mi? Bu bir lakap olur mu? Anadolu’da lakapsız insanı ve aileyi tanımazlar.
“Tecavüzcü Coşkun” – Coşkun Göğen
Haşim: Konuşulanların ardından lakabın aslında bireyselleşme sürecini başlatan, kişiyi diğerlerinden ayıran bir yanı olduğunu da eklemek istedim. Bu bağlamda toplumun kişiyi birey olma yoluna itmesi gibi de okunabilir.
Bir de lakaplar genelde sözü kabul görmüş kişiler tarafından verilir, o grubun alfası gibi düşünebiliriz. Bu anlamda hiyerarşiyi belirleyen bir yanı olduğu gibi güçle de ilişkisi var gibi duruyor.
Kiper: Kişileri mesleğiyle anmaya başladığımızda lakap takmış oluyor muyuz?
Uhri: Lakap bir bağlantısallık arayışının neticesinde gerçekleşiyor. Buradan okuduğumuzda tabii yapmış oluyorsun. Lakap kimliklerimiz arasında değil, kişiliklerimiz arasında kurulan bir bağlantı olduğu için de değerli buluyorum.
Hakan Şenbir: Yatılı okulda lakap hemen hemen kaçınılmazdır. Aslında toplumsal bir kabullenme olduğunu bugün bu konuşmalarla fark ettim.
İnsana takılan isimler aslında mutlaka işte pagan kültürde de olduğu gibi ya da işte Kızılderililerde olduğu gibi doğal bir tanımlaması var. Dolayısıyla ben lakap takmanın ardında çok ciddi bir toplumsal tanınmışlık, kabul etme ve kabul görme olduğunu düşünüyorum.
Kiper: Son olarak bizim “Soyutçular” olarak anıldığımızı ve bireysel olarak da “Yamuk Duruş’un (…)sı” olarak andıklarını duydum.